35 Yaş Şiiri Show Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder. Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak, yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider. Şakaklarıma kar mı yağdı ne var? Benim mi Allah'ım bu çizgili yüz? Ya gözler altındaki mor halkalar? Neden böyle düşman görünürsünüz, Yıllar yılı dost bildiğim aynalar? Zamanla nasıl değişiyor insan? Hangi resmime baksam ben değilim. Nerde o günler, o şevk, o heyecan? Bu güler yüzlü adam ben değilim; Yalandır kaygısız olduğum yalan. Hayal meyal şeylerden ilk aşkımız; Hatırası bile yabancı gelir. Hayata beraber başladığımız, Dostlarla da yollar ayrıldı bir bir; Gittikçe artıyor yalnızlığımız. Gökyüzünün başka rengi de varmış! Geç farkettim taşın sert olduğunu. Su insani boğar, ateş yakarmış! Her doğan günün bir dert olduğunu, İnsan bu yaşa gelince anlarmış. Ayva sarı nar kırmızı sonbahar! Her yıl biraz daha benimsediğim. Ne dönüp duruyor havada kuşlar? Nerden çıktı bu cenaze,ölen kim? Bu kaçıncı bahçe gördüğüm tarumar? Neylersin ölüm herkesin başında. Uyudun uyanamadın olacak. Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında? Bir namazlık saltanatın olacak, Taht misali o musalla taşında. 109 yıl önce bugün doğan Türk Edebiyatının önemli kalemlerinden Cahit Sıtkı Tarancı karamsarlığın ve ölümün şairi olarak belleklere kazındı... Hemen hemen herkesin ezbere bildiği dillere pelesenk '35 yaş' şiirinde ölüm korkusunu ve karamsarlığı derinlemesine anlatan ancak yakın dostları tarafından 'ölüm acısı yaşamamış' bir şair olarak tanımlanan Cahit Sıtkı Tarancı, doğum gününde saygı ile anılıyor... Onun şiirleri için, "Acı çeken bir ruhun sahte neşesi" der yakın bir dostu... Yazmaya okul yıllarında başladığını söyleyen Tarancı, şöyle anlatmaktadır: "Edebiyata karşı duyduğum heves Fransız mektebine kadar gider. Annemden uzakta bulunmam, mektepteki yabancı ve kasvetli hava zaten mariz olan ruhumu büsbütün karartmıştı. Anneme yazdığım uzun mektuplarda bu karanlıkları biraz da sınıfta okuduğumuz edebî parçalardan ilham alarak, parlak kelimeler, göz kamaştırıcı teşbihler ve süslü cümlelerle anlatmaya çalışıyordum".
Tarancı, asıl şair kimliğini Paris'e giderek kazanmıştır. Paris'te şiirini bariz bir biçimde geliştirmiştir. 2 dünya savaşı arasında yaşamış olması, onda hayata derin bir bağlılık yaratmıştır. 2. dünya savaşı sırasında Paris'ten bisikletle kaçmaya çalıştığını söylemek, durumu örneklemek için yeterli oluyor... OTUZ BEŞ YAŞ Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Tarancı, her ne kadar 35 yaş şiiri ile tanınmış olsa olsa da onun görece az bilinen şiirleri de birbirinden güzel ve ruha dokunan türdendir. Aşkı da ölümü de, hüznü de, yaşama sevincini de ustaca işlemiştir büyük şair... DESEM Kİ... Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır, Desem ki sen benim için, Desem ki... Kısaca Cahit Sıtkı Tarancı kimdir? Hayatı ve edebi kişiliği
İlk şiirleri Muhit, Servet-i Fünun ve Uyanış dergilerinde yayınlandı. İlk şiirlerinde hece ölçüsünün alışılmış kalıplarının dışına çıkan biçemiyle dikkat çekti. 1946'da Cumhuriyet Halk Partisi'nin şiir yarışmasında "35 Yaş" şiiriyle birincilik kazanınca birden ünlendi. İlk şiir kitabı "Ömrümde Sükût" 1933'te yayınlandı. Döneminin en çok okunan şairlerinden. Bir yandan Garip akımından etkilenerek serbest şiiri denedi, diğer yandan Baudelaire, Verlaine gibi Fransız şairlerinin etkisinde kaldı. Ama hiçbir akıma bağlanamayan, uyum ve biçimi gözeten, duygulu, içten, kendine özgü bir şiir geliştirdi. Hem yaşam sevincini hem karamsarlığı yansıttığı şiirlerinde "yalnızlık" ve "ölüm" temaları ağır basar. Ziya Osman Saba ile çocukluk arkadaşıdır. İki şair arasında edebiyatımızı etkileyen yazışmalar Tarancı'nın ölümüne dek sürdü. Şiir ile ilgili görüşlerini dile getiren şu üç değerlendirmesi oldukça meşhurdur: Şiir, ulaşmak istediğim esas mefkuredir.Şekilsizlik içinde güzellik avına çıkanlar, kendi kendilerini avutmaktan başka bir şey yapmazlar.Şiirdeki esas rol, kelimelerin istifidir. Cahit Sıtkı, çeşitli vesilelerle şiirlerinde Fransız edebiyatının yanı sıra Tanpınar ve Dıranas etkisi olduğundan bahsetmektedir. Cahit Sıtkı'nın Türk okuru tarafından tanınmasını sağlayan eseri ise "Otuz Beş Yaş" adlı şiiridir. Ölüm temasını vurucu bir üslupla ele almıştır. Şiirlerinde eşya-insan arasında kurduğu ilişki edebiyat incelemelerine konu olmuştur. Hece veznini başarıyla kullanan Tarancı, az sözcükle çok şey söylemek taraftarı olduğunu her fırsatta dile getirmiştir. Ziya Osman Saba ile olan mektuplaşmaları edebiyat tarihimizde oldukça meşhurdur. "Sonrası" adlı eserinde Fransız şiirinde yaptığı çeviriler de vardır. Cahit Sıtkı Tarancı'nın Eserleri: Şiir: Ömrümde Sükût (1933, 1968)Otuz Beş Yaş (1946, 1982)Düşten Güzel (1952, 1969)Sonrası (Ölümünden sonra 1957, 1962) Mektup: Ziya'ya Mektuplar (Ölümünden sonra 1957. Ziya Osman Saba'ya mektupları) Hikâye: Cahit Sıtkı'nın Hikâyeciliği ve Hikâyeleri (Ölümünden sonra Selahattin Ömerli derledi, 1976)Bütün Şiirleri (Asım Bezirci derledi, 1983) Cahit Sıtkı'nın baş yapıtlarının arasında yer alan 'Memleket İsterim' şiiri şöyledir: Memleket isterim Memleket isterim Memleket isterim Memleket isterim kaynak: antoloji/eksisozluk/turkediyatiorg haber: enpolitik.com / Melek S. Tunç Habere ait etiket tanımlanmamış. Yaş 35 yolun yarısı diyen şair ne zaman oldu?SORU: "Otuz Beş Yaş" şiirinin şairi Cahit Sıtkı Tarancı kaç yaşında vefat etmiştir? Cahit Sıtkı Tarancı, zatülcenp hastalığına yakalanarak 13 Ekim 1956'da 46 yaşında Viyana'da vefat etti.
Yaş 35 yolun yarısı eder diyen şair kim?“Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.Dante gibi ortasındayız ömrün. Delikanlı çağımızdaki cevher, Yalvarmak yakarmak nafile bugün, Gözünün yaşına bakmadan gider.”Cahit Sıtkı Tarancı'nın bu dizelerle başlayan “Otuz Beş Yaş” şiiri, Türk edebiyatının kült şiirleri arasındadır.
Ne demiş şair yaş 35?"Ünlü şair Cahit Sıtkı, 'Yaş otuz beş yolun yarısı eder' demişti yıllar önce. Oysa, günümüzde otuz beş yaş, en fazla yolun üçte biri anlamına geliyor."
Yolun yarısı yaş kaç?Günümüzde artık, orta yaş sınırı 60'a dayandı. Geçmişte şarkılara bile konu olan 'yaş 35 yolun yarısı' kavramı da geçerliliğini yitirdi. 45 yaşa kadar genç, 60 yaşa kadar orta yaş tanımlaması daha doğru.
|