Yengeç erkeği ve aslan kadını cinsel uyumu

  • yürüse müthiş olacak ama yürümesi çok zor olan ilişki. yürütmeye kalkışanlar daha birbirlerine bir adım atmaktan aciz yürüyemeyenler olunca iş zora giriyor tabii. aslında bu ikili arasında müthiş bir tutku, bağ olur genelde. hatta öyle ki bazen konuşmasalar dahi, gözleriyle anlatırlar içinden geçenleri. ama biri ne der öteki ne anlar mesele bu.

    yengecin kendini geri çekmesi, direkt değil de dolaylı yollardan duygularını anlatmaya çalışması, ne kadar burnundan kıl aldırmasa da sevince kedileşen düz adam aslanımızın olayları çok daha yanlış anlamasına sebep olur genelde. yengeç daha nasıl anlatsam ki onu sevdiğimi diye düşünür*, aslan ise istenmediğine o kadar emin bir hale gelmiştir ki, madem istenmiyorum diyip toz olup gitmeye bile kalkışır. istenmediğine emin olunca ne aslan koşar sevdiğinin peşinden, ne de yengeç. deli gibi sevseler dahi birbirlerini, ikisi de 'beni hiç sevmemiş' diyip oturup depresyondan depresyonlara sürüklenip gider ve bir aşk masalının sonu da başlamadan gelmiş olur,
    ne yazık ki.

    tavsiye: yengeç biraz düz ol, aslan sen de biraz detaylara in. aslan düzdür ve konuşmak ister sevgisini de öfkesini de. yengeç saklar, hep saklar, problemleri de aşkı ve sevgiyi de... aslan inattır siz ona gelmedikçe seviyorum dahi demez, yengecin inadı ise katırdan beterdir. ima etmeyin, ikiniz de anlayamacak kadar salak olabiliyorsunuz malesef. gözlerinizle anlatmaya çalıştığınız şeylere girmiyorum bile.
    a-n-l-a-m-ı-y–o-r-s-u-n-u-z.

    ha bu arada yengeç kardeş: aslan da en az senin kadar duygusal, buna emin ol. eğer ki bir daha ne arayıp, ne soruyorsa, bir mesaj dahi atmıyorsa bu senin tavırlarındandır, istenmediğine emin olmuştur artık. yengeç olarak sevipte sevilmediğini düşünüyorsan bir mesaj atarak anlarsın düşüncenin doğruluğunu, kendini kuma gömüp kafanda kurma daha fazla tatlım.

    istisnalar illa ki kaideleri bozmaz ve bu dahil tüm genellemeler yanlıştır. yok efenim biz yürütüyoruz, o benim canımdır cicimdir, oyy yirim diyorsanız aslansınız kaplansınız ve muhteşem insanlarsınız demekten kendimi alıkoyamam. o zaman çoook mutlu olun canlar, çünkü hakediyorsunuz...*

    eklemesem olmaz: bu ikili arasındaki saçma ilişki, cinsiyetlerinden bağımsızdır. kadın erkek farketmez. çünkü her iki burcun kadınının da erkeğinin de aşık olunca büründükleri şaçmasapan halleri aynıdır malesef.

    a-n-l-a-m-ı-y–o-r-l-a-r.

    not: seviyorsanız konuşun arkadaş.

  • yaşanılması gerçekten zor olan ilişkidir çünkü iki taraf da karakterlerini uyduruk kalıplara hapsediyorsa takıntılı olduklarını gösterir. takıntılı insanlarla geçinmek zordur. iki takıntılının birbiriyle geçinmesi ise imkansızdır.

  • gayet güzel bir ilişkidir. yengeç burcu kadını aslan burcu erkeğini mutlak şekilde tamamen kabullenirse, gerçekten son derece güzel bir ilişki olması kaçınılmaz olacaktır. ilk dönem duyguların son derece yoğun olduğu, tutkuların ve ihtirasların son derece zirvede olduğu bir ilişki oluyor. günler güzel bir rutinle başlayarak devam ediyor. hani b sınıfı yangınlar olur böyle suyla söndürmeye çalıştıkça daha da büyüyüp alev alır da asla sönmez ya, işte ilk dönem su ateşi daha da coşturuyor. normalde söndürmesi lazımken, bilakis daha da coşturuyor. yengeç kadını suyu ateşe döktükçe ateş büyüyor ve aslan erkeğini büyük bir keyif kaplıyor. bundan su grubuna mensup olan yengeç kadını da inanılmaz haz alıyor. haliyle iki taraf da bu beraberlikte süper bir uyum içinde cenneti yaşamaya başlıyor ve günler çok güzel geçiyor.

    duygular ikisinin de etrafını sarıp bütün bedenlerini ve ruhlarını kaplıyor, oradan içlerine sızıp kalplerini okşuyor. sonra aynı duygular birbirine çarpıyor, gökyüzüne bir duman gibi yükselip orada yayılıyor ve güneşin bile arkasına geçmeye kıyamadığı bulut şeklini alıyor, sonra oradan tekrar onlara dönerek sürekli onları kendinden geçirmeye devam ediyor. yaşadıkları duygular büyüdükçe daha da derinleşirken beraberinde ihtiraslar da zirveye yükseltiyor. bu durum onları birbirine daha da bağlayıp etkisi altına alıyor ve böylelikle her ikisini bütünüyle huzur kaplıyor. hisleri birbiriyle dans ederek ikisinin de gündüzünü gecesini hoşnutlukla süslüyor. birbirlerine olan tutkuları da hırsları da gittikçe büyüyor ve büyüdükçe mutluluğun özü benliklerini kaplıyor.

    tüm bunlar yaşanırken geçen günlerin her biri dolu dolu geçiyor. her günü, her saati hatta her dakikası bile sürükleyici geçiyor. tenlerde hissedilen o sıcaklık, koku, etkileşim, bütünlük ve huzur ikisini de sürükleyip duruyor. aslan erkeği onun ellerinden her tutuşunda hissettiklerini onun önce kalbine oradan aklına, oradan da tüm bedenine ve ruhuna binlerce mesaj sinyaliyle iletiyor.

    yengeç burcu kadını kabuğunu açmazsa bir erkeği sevmez derler ama aslan da krallığına almadığı kadını sevmez. işte aslan, yengeç kadınını bu şekilde krallığına alıyor. yengeç kadını daha sonra yaşadıkları karşısında aslanına daha fazla bağlanıyor ve o da aslan erkeğinin ellerinden her tutuşunda bunların aynısının hepsini yine aynı şekilde aslan erkeğine de bunları hissettiriyor derken bir süre boyunca daha böyle devam ediyor. sonra belki bitiyor belki devam ediyor ama kim ne derse desin iki taraf arasında daima bir çekim oluyor. bu gerçekle her aslan burcu erkeği ve her yengeç burcu kadını birgün mutlaka yüzleşeceklerdir. sonunda ya çok mutlu olurlar ya da bu ilişki biter.

  • bir aslan burcu erkeğiyle yalnızca flört seviyesinde kalan bir etkileşimim olmuştu. hep kendisinden bahseden, beni üstünkörü dinleyen bir kişilikti, aslan burçları hakkında kötü bir izlenim bıraktı…

  • aslan burcu erkeği, burcun hayvanı aslan tarafından kendinden emin diye temsil edilir. kararlıdır ve pratiktir ve bir ortama girdiğinde saygı bekler. tıpkı aslan gibi, aslan burcu da zodyağın kralıdır ya da o öyle olduğunu düşünür. bir kadın onu öyle hissettirebiliyorsa, o zaman 'erkeğin kalbine giden yol midesinden geçer' gibi atasözleri teorisini benimsemesine gerek kalmaz. yemek yerine pohpohlandığında sevimli bir kedi oluverir. istediğinizi güzelce yapar ama egosunu okşadığınız için değil de doğuştan öyle olduğu için yapar.

    bu ilişki bir bakıma mükemmel olabilir çünkü aslan burcu erkeği, yengeç burcu kadınının kolayca sağlayacağı aşırı şımartılmayı ve sevgiyi ister. ona sadık kalır ve tüm sevgisini ona ayırır. yengeç burcu kadını da işte bu yüzden seve seve onu kabul eder çünkü onun yanında kendini güvende, korunmuş ve önemsendiğini hisseder. gerçekten öyle de olur.

    iş bununla kalmaz tabii ki. aslan burcu erkeği nerede olursa olsun öyle ya da böyle dikkat çeker. bunu bilen yengeç burcu kadını onunla beraberken dikkatlerin üzerlerinde olmasının keyfini yaşar, tadını çıkarır ve havasını atar ve bu içten içe hoşuna gider ama onu koşulsuz sevecek olsa da kendini ona açması biraz zaman alır.

    ikisi de yatakta harikadır ve aşklarının zevklerini kısıtlama olmadan doyasıya yaşarlar. aslan burcu erkeği onu tatmin ettiğini bilirse, egosu gururla parıldar ve dengeyi kendi lehine çevirmek için devamlı çaba harcar. onun için başta yatak olmak üzere her konuda elinden gelen her şeyi yapar ama karşılığında bir şeyler bekler. bu kadının bunları onun için yapıp yapmayacağı cevaplanması gereken bir başka sorudur fakat hergün birkaç hoş söz söyleyerek bu adamın daha fazla sevgisini kazanır.

    birbirleriyle paylaşacakları ve başkalarına yansıtacakları duygusallık övgüye değer. iki taraf da çok pratiktir. neyin doğru ve neyin yanlış olduğuna karar verirken duygularına güvenmezler. birbirlerine saygı duyarlar ve hayran kalırlar. aynı şekilde birbirlerine hem inanır hem de güvenirler ve bu da uzun vadede sağlam bir temel atmalarına yardımcı olur.

    aslan burcu erkeğinin ve yengeç burcu kadınının sıkıntılarla yüzleşip yüzleşmeyeceği kesin olmaktan uzaktır ancak önlerine çıkan şeylerin üstesinden gelebilme ihtimalleri çok yüksektir. bu engellerden birisi maddiyata dayalıysa, birbirlerine bağlı kalırlar ve birbirlerinin gelişimi ve ilerlemesi için yardımcı olurlar. ilişkileri mükemmelikten bir puan eksik olabilir ama yine de bunu başarmak için çok çalışmak zorunda kalacaklardır. aksi halde gidişatın seyri olumsuz yönde olur.

  • "deniz kıyısına oturup hem martıların çığlığı hem de bir deniz feneri eşliğinde öylece çalkantılı denizi seyrettim. adın kıyıya çarpıyordu. kıyıdan sokaklara, sokaklardan tekrar bana ulaşıyordu bu fısıltı. dünyada su hayvanı olduğu halde yüzemeyen tek hayvan yengecin kaderini yaşadığını ve bunu haykırdığını hissettim. adın yanıma geldi, şarkılar aklımdan geçti ve sıcak rüzgarlara karıştılar. tüm o dizeler sokaklarda yankılanıp ritimlerini buldular ve kıyıdan denize süzüldüler.

    şarkılar beyaz köpüklü dalgalarla beyaz boyalı vapurları kavuştururken, aklıma gündüzlerimi nasıl hiçe saydığım geldi. geçmişimdeki tüm kıyılar eriyip kum taneciklerine dönüştü ve avuçlarımdan akıp gittiler. sonra aklıma en güzel anlarım geldi. yüreğim bir limandan demir alıp marmara'dan ege'ye, ege'den akdeniz'e giden ve oradan tekrar marmara'ya dönen bir gemi gibi aktı sanki. biraz düşündüm ve sonunda kendi kendime bu sahillerde sadece biz vardık dedim.

    seni yanıbaşımdaki çakıl taşlarının üzerinde bulmak üzereyken bu sefer de arkamdan bir fısıltı daha duydum ve yıldızların kızdığını hissettim. çakıl taşlarının sesleri eşliğinde sana dokunuşum dalgalara karışıverdi. seni bulduğumu zannederken aslında bulmadan kaybettiğimi fark ettim.

    şöyle istasyona gittim ve orada bir bankta oturmaya başladım. bir tren geldi, bekledi ve gitti önümden. hani o gidişin varya, işte aklıma o gidişin geldi. senin gidişin ama benim seninle gitmeyişim, o gardan yalnız başına gidişin geldi aklıma. tcdd'nin "tcdd sizi sevdiklerinize kavuşturur" sloganına bakarak nasıl da avutmuşum kendimi fark etmeden... meğer bir de ayırması varmış diyerek bakakaldım.

    dayanamayıp sokağa çıktım. eller cepte gezerken bu sefer aklıma gittiğin gecenin boş adımlarına çıkan sokaklar geldi. kafayı kaldırıp gökyüzüne bakayım bari dedim. baktım ama bu sefer de gökyüzünde binbir yıldız arasından gittiğin geceki ay vardı. zaten sabaha karşı kıyıya ilk geldiğimde denize yansıyan ay'ın ışıklarından bunu anlamıştım ama anlamamış gibi yapmıştım. keyfim biraz olsun kaçsın istememiştim.

    tekrar kıyıya döndüm. deniz çalkalanmaya devam ediyordu. yükselip alçalan dalgalar arasında bir şeyler kayboluyordu. dinlediğim şarkı ne zaman bitse, kayıp kelimesi çalkantılı denizin dalgaları eşliğinde pulları parıldayarak karaya vuruyordu. işte sen bir kez daha kayboluyordun karşımda, kıyıda, rıhtımlarda ve sokaklarda.

    ay gökyüzünden parıldadıkça daha çok üşüyordum sanki. içine düştüğüm yalnızlığın kollarında tüylerim diken diken oluyordu. yokluğun bana öyle bir çöreklenmiş ki, yokluğunda bile sanki her şeyi seninle eşzamanlı yaşıyor ve sanki eşzamanlı olarak ben de kayboluyordum buralarda.

    en sonunda yapacak bir şey olmadığını anladım ve bunu kabullendim. sonra eve gidip şafağın sökmesini bekleyeyim derken uyuyakalmışım. uyandığımda güneş doğmuştu, rahatlamıştım. neyse uyku sersemi telefona uzandım gözlerim de çapaklıydı zaten henüz yüzümü yıkamamıştım. şöyle bir baktım da ne mesaj vardı ne de bir arama. gelmeyeceğini biliyordum ama yine de bakıverdim işte. tam telefonu yerine bırakırken şarjın %95 olduğunu fark ettim. heh, bir zamanlar günde 2 kez şarja taktığım telefonun şarjı şimdi %95'ti. belki de en net o zaman anladım her şeyin bittiğini, bir daha dönmemek üzere çekip gittiğini..."

    -aslan burcu erkeği

  • "seni aklımdan çıkarmak için çok uğraşıyor ve inanılmaz çaba harcıyorum ama sanırım tenin aklıma geldikçe ve kokusundaki beni çeken daveti hatırladıkça bu çok daha zor olacak. bana uzak olan sen miydin yoksa sana yasak olan ben mi? aklımdaki soru işaretlerinin arasında dolaşmaya çalışıyorum. görüşmeyeli, tenine dokunmayalı ve o dudaklarının sıcaklığını hissetmeyeli uzun zaman oldu.

    bana ulaşamadığını belirten mesajını aldım. telefon numaramı ve bana ulaşabileceğin ne varsa yazıp yolladım, mesajınız iletilmiştir diye uyarı da geldi. klavyede yazdığım her harfin tıkırtıları bile garip hissettirdi. belki de sana bu kadar yüklenişim, isyanım ve sarf ettiğim kelimeler bu yüzdendir. seni seviyorum demek bu kadar basit olsaydı, yaşananların bir anlamı kalır mıydı?

    haftasonu ne yaptım biliyor musun? seninle sürekli gittiğimiz o çay bahçesine tek başıma gittim hem de yolları bile doğru düzgün bilmeden, kaybolmadan ve yağan inanılmaz yağmura rağmen. bu şehrin yabancısı olmaya başladım ama artık kahretmekten de kendimi alamıyorum. ne olduysa burada oldu işte halen korkuyor ve halen nefret ediyorum.

    yeni evim zaten iki parça eşya ama hiç güzel görünmüyor. depresyon kelimesi ne kadar moda oldu bu aralar, farkında mısın? tadı kaçtı sanki. oysa eskiden sadece kişiye özeldi şu depresyon kelimesi! güçlü değilim farkındayım lâkin güçlü görünmek hayatın bana biçmiş olduğu rolden ibaret sen de biliyorsun işte. he içimdeki fırtanın sebebi sen değilsin ama tuzu biberi sen oldun. istediğim sadece huzurdu ve yanımda olduğunu bilmekti. arayabilirim seni ama binlerce mazaret duymaktan ve bana mecburmuşsun gibi bahane araman bana göre değil.

    yıkılmışlığımı kabullenmek her ne kadar zor olsa da hâlâ güçlüyüm. şehrin rutubet kokan sokaklarını, sahilin pis ama içime huzur veren kokusunu, binbir kepazelik içinde de olsa görkemli meydanını, uzaklığı ve kasvetiyle tepelerini özlüyorum ama tek başıma gittiğimde anladığım tek şey senin bunların tuzu biberi olduğun. özlemlerimin bile.

    günlerdir mantıksızlıkla cebelleşiyorum. zaten duygusalım ya hani, giderek daha da duygusal olup aptal ve tipik bir kadına dönüşmek de istemiyorum. yazılan günlüklere, ithaf edilen sözlere hep gülmeye çalışmışımdır fakat sence bu zayıflık mı? imla kuralları da umrumda olmuyor bazen. günahlarımın arasında sen de varsın bunu bil. he özledim mi? evet özledim bu gerçek. seni çok özledim.

    ifade edecek kelimeleri bulamıyorum. aslında iş muhalefet veya başka bir şey yapmak olsaydı, mesela sövmek olsaydı inleyen nağmeler gibi döküleverir dudaklarımdan bütün o kelimeler. lütfen basitliğimi bağışla lütfen. bu yazdıklarım asla sana sitem etmek değil. normalde hep çekinirim bilirsin. sen yüzümü okşayınca kızarıveririm. bu yazdıklarım varya, ne yapsam yapayım sana olan özlemimi tarif edemiyor bunda pek usta değilim. yalan değil ama sanırım bir ceza bana. zannederim ki aldandım hayatımda ilk defa. cümlelerimdeki uyumsuzluk da ispat olsun sana ama isyanım hayata değil yanlış anlama. bak gördün mü? yine garip garip konuşmaya başladım.

    içimde, her mevsim yaşayacağım bir günah olarak kalmanı istemiyorum. sen en iyisi tüm yaşananları unut hatta ben de unutayım ama hiç olmazsa saçımın rengini ya da ne bileyim en azından gözlerimi, sana bakışlarımı hatırla ne olur. cezalandırmanın sana göre olmadığını biliyorum. yüreğinin yufka olduğunu da biliyorum sevgilim fakat neden bu inat neden bu intizar? tamam sen beni hırçın yerinde duramayan kedimsin ama neden?

    bana bir an gel desen koşa koşa sana gelir, sıkıca sana sarılır ve yine kavrulurdum günahımla ama kaybolan zamanımın hesabını sormadıkça, ne fayda? sen böyle dediğime de bakma. şu satırları kaleme alırken hıçkıra hıçkıra ağladım da güya acısını çıkarıyorum işte hesap sormak falan. yoksa varsın zaman da gitsin kabulümdür. tutarsızlığın, laf dinlemezliğin, bana o son kez sarılışın ve beni uğurlayışın... hatırladın mı? heh, evet trenler ayırıyor ama belki birgün kavuşturur da, ne dersin? evet çok avutuyorum kendimi ama seni özledim ben, seni özledim :("

    -yengeç burcu kadını...

  • "şöyle bir bakıyorum da ne kadar zaman geçti. düşüncelerimin incecik ayrımında, yokluğumun sancılarındayım. hangi zamanda olduğumu biliyor musun? sanmam. gece yarısı yanılsamalarına düşmüşsün. alacakaranlıktan az çekmedim, biliyor musun? sanmam. sessiz çığlıklarımın belirtileri önce alnımda başladı. sonrası malum yalnızlık. karanlık renkli kadifeler arasında bitmek bilmeyen anlamsız bir yolculuk.

    bir yerlerde eksik ya da fazla bir şeyler kaldı bunu biliyorum. ellerimdeki ayrılık kokusu damarlarıma öyle bir işlemiş ki, kendime dokunamadım. bak şimdi ellerine, her bir damara ayrı ayrı bak. usulca nasıl da sarıyor tüm bedenini, görüyor musun? şimdi söyle hadi görseydin kanındaki beni, yine de uzatır mıydın bana elini?

    yazdıklarını okudum. her kelimesini her hecesini dinledim dudaklarından. senden olduğunu bilmeseydim bile anlardım, yazmasaydın bile duyardım. sesindeki her tınıyı duyuyorum. söylediklerin yazının gözündeki yansıması kadar gerçek. sözlerin hep buruk bir gülümseme bırakırdı dudaklarımda ya hani, yine öyle oldu işte. dudağımda buruk bir gülümsemeyle, sen konuştun ben dinledim.

    farkındayım, aramızda hep uzaklıklar olacak ve bu çekip gitmelerin dönüşü olmayacak. kısa tanışmalardan sonra zamanın ruhunun varlığını hissedeceksin. bende bir şeyler bulman sadece senin hissettiğin bir şey olmayacak ama ben hep burada olacağım.

    olduğum yerde tüm duygular ortak ve bir ruhun parçası. kocaman bir kürenin içinde dönüp dolaşan düşüncelerim ve hayallerim gece yarısı özel bir noktada birleşecek; sensiz...

    ruhun ön planda olduğunda yüreğinde kocaman dünyalar taşıyan insanlar arasında bir şeyler yaşamak ayrı bir keyif verecek sana; bensiz..."

    -yengeç burcu kadını...

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

Yengeç burcu erkeği yatakta ne ister?

Cinselliğe oldukça ilgili olan Yengeç burcu erkekleri, genelde konforlu ortamlarda sizinle vakit geçirmek isteyecektir. Kontrolün değişken olmasından yana olan Yengeç burcu erkekleri için seks, duygularını yansıtmanın en önemli yollarından biridir.

Yengeç erkeği aslan kadını nasıl etkiler?

Yengeç erkeği tutkulu bir aşk ve sadakat, aslan kadını ise aşırı sahiplenici bir sevgi vererek birbirlerine en çok istedikleri duyguları yaşatırlar. Özetle, aslan ve yengeç ilişkisi her açıdan uyumludur. Bu ikilinin yatak odasındaki yaşamı da son derece doyurucudur. Yengeç erkeği yatakta romantizm sever.

Yengeç erkeği Cinsellikte nasıl?

Yengeç burcu erkeği; cinsel hayatta kadınını düşünüp, ona göre hareket eder. Cinsel bir birlikteliğe karar veren yengeç burcu erkeği, sevdiği kadınla bütünleşmek ister. Bu yüzden de yengeç burcu erkeklerinin bazıları, evlilik sonrası sekse olumlu bakmaktadırlar.

Yengeç erkeğinin gönlünü nasıl alırım?

Yengeç burcu erkekleri genellikle samimi ve içten olan kadınlardan etkilenirler yapmacık insanlardan nefret ederler. Bu burcun erkekleri partnerlerinden tam destek görmek isterler. Her zaman onların yanında olduğunuzu ve desteklediğinizi gösterirseniz sizden etkilenmesi çok kolay olacaktır.